Anlaşılamamak!

Bazen bazı şeyleri istesen de istemesen de yapmak zorunda kalıyorsun. Ya da istesen de istemesen de bir yerde bulunmak zorunda kalıyorsun mesela. Aklı ermeyen, ne desen anlamayan insanlara laf anlatmak zorunda kalıyorsun. Anlamıyorlar tabi. Anlayamazlar zaten zira anlamaya gönülleri yok. Zaten bence hiç gönül mönül de yok onlarda. Öyle kan pompalayan bir organ sadece sol göğüs kafeslerinde yatan.

İşte ben kendimi çok fena sıkışmış hissediyorum böyle şeyler yaşandığım zamanlarda. Böyle içimden ne gelirse söylemek, icabında kafa göz girmek istiyorum. Rahatlamanın en kısa yolu bu aslında. Yapamıyorum tabi. Sonra o sıkıntı içimde büyüyor, büyüyor, büyüyor ve içimdeki diğer sorunlarımla da birleşip kocaman bir kar topu oluyor, geliyor iki göğsümün arasına oturuyor. Ağlayamıyorum da zaten çok uzun zamandır (ve bundan nefret ediyorum, çözüleceğim günü bekliyorum hasretle) öyle hiçbir şey yapamadan dinginleşmeyi bekliyorum. Hiç akıllı işi değil bu biliyor musunuz. Çok gerekmedikçe yapmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)