Kayıtlar

Şubat, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul

Resim
Çılgınca yağan yağmur az sonra camlarımı kırıp içeri girecekmiş gibi. Kötü bir kış günü yaşıyor İstanbul. Hava aydınlık olmasına rağmen dışarda göz gözü görmüyor. Biraz sis biraz da bacalardan çıkan dumanlar yüzünden sanırım. Pencereyi açıp hava almak istiyorum ama rüzgar öyle kuvvetli ki ürperip geri çekiliyorum. Kuş bakışı gördüğüm trafik arapsaçı. Şu an araba kullanmak zorunda olmadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Gerçi şu anda kullanmıyor olmak geçici mutluluk zira ben hergün o trafikle en az üç saat uğraşıyorum. Anadolu yakasındaki evimden çıkıp Avrupa yakasındaki işime gitmek ve sonra akşam dönmek için harcadığım üç saat. Ömrümden boşa giden üç saat. Haftada 15, ayda ve yılda bilmem kaç saat... Hayat zaten çok pahalıyken, günler hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşıyla birbirini kovalarken ve sevdiklerime ayıracak saatlerim bile kısıtlıyken nedir bu şehirde beni tutan diye soruyorum kendime zaman zaman. Sonra her sabah ve her akşam şikayet ettiğim o trafikle

Korkak!

Tek istediğim gerçekti. Bir kez olsun duymak istedim. Bir kez olsun söylemen gerekenleri değil, içinden geçenleri söylemeni bekledim. Yürek isterdi. O da sende yoktu!

Perşembe

Nazım kadar yazamayabilirim belki Onun yazdığı mısraları kıskanırım sana yetiştiremediğim için Ama kalbim rahat, onu bile kıskandıracak kadar sevebildiğim için Hem o bile beklememiştir Vera'sını inan Benim senin yolunu gözlediğim kadar. Ve bir Perşembe akşamıydı geldin sen bana İşte ben o günden beri, Perşembeleri hep daha çok sevdim.