Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hadi canım sende!

Hayatta en illet olduğum şey istemediğim bir şeyi yapmak zorunda kalmak. Ama öyle böyle değil, vücudumda elektriğin gezindiğini hissediyorum öyle anlarda. Bir gerginlik, bir asabiyet, sinir içinde kalıyorum. Anlık ya da saatlik bir durumsa bu şekilde atlatıyorum, geçip gidiyor. Ama eğer sürekli bir durum söz konusuysa o zaman durum değişiyor. O zaman sinir, asabiyet falan kalmıyor. Eğer değiştiremeyeceğim bir durum varsa ortada, yani mecburen o şekilde davranmak zorunda kalıyorsam istemediğim halde, bir durgunluk geliyor üzerime. Sessizleşiyorum. Yani aslında kabulleniyorum istemesem de. Mevcut duruma alışmaya çalışıyorum. Ve hep şunu düşünüyorum: "Ya arkadaş, bir kere geliyorum şu dünyaya, şimdi niye yani bu?" İçim içimi yiyor da yine de dilime vurmuyor. Ve istemeye istemeye istediğim "Şey"den vaz geçiyorum. Zaman alıyor, artık hadisenin şiddetine göre, dış etkenlere, günün getirdiklerine göre ne kadar sürer, orası muamma... Böyle böyle, saçma sapan sebeplerden, hi
Çok güzel şiir yazabilmeyi isterdim. İçimden geçen iyi-kötü her şeyi dökebilmeyi. Alıp kağıdı kalemi elime bir akşam üzeri gün batarken yazıp durabilmeyi. Sonra çok güzel şarkı söyleyebilmeyi isterdim. Çok güzel bir sesim olsun. Bir içki masasında otururken sevdiceğimle, gözlerine bakıp "yalnız benim için bak yeşil yeşil" i en güzel tınılarla söyleyebilmeyi. Malesef ikisini de belli ölçülerde yapabiliyorum. Yani öyle Allah tarafından bahşedilmiş üstün yeteneklerim yok. Yine de vaz geçmek istemiyorum. "Olduğu kadar" diyorum. İçimden geliyor ya, yapıyorum gidiyor işte. Her zaman olduğu gibi, her zaman yaptığım gibi... Günahı da vebali de boynuma... Her zaman olduğu gibi.