Kimi zaman kuma yazılmış bir kelimedir "Paylaşmak"...

Tek çocukların üzerine yapışmış kalmış etiketler vardır. Bencildirler, şımarıktırlar, oyuncaklarını paylaşmazlar, sevdiklerini paylaşmazlar...
Ben de bir tek çocuk vakasıyım ama hiç bir zaman böyle etiketlerim olmadı benim. Bencil olmadım sevdiklerime karşı mesela, onları da kendim kadar düşünmeye çalıştım. Çocuktum, oyuncaklarımı paylaştım. Biraz büyüdüm okul arkadaşımla odamı paylaştım. Parayla ilgili bir sorunum olmadı hiçbir zaman, elimdeki aynı zamanda hep yanımdakinin oldu, onu da paylaştım. Buraya kadar sorun yaşamadım. Ne zaman ki sevdiklerimi paylaşma olayına geldi dayandı dava, orada arıza çıktı işte. Anladım ki herşeyi paylaşabilirim ama sevdiklerimi paylaşamam ben. Eğer böyle bir durum gelişir ve ben terbiyemi takınıp susmak zorunda kalırsam bildiğin ciğerim yanar, kalbim acır, nefesim kesilir benim. Hayat kendi içinde akar, ben "her zamanki gibi" gözükürüm gözlere ve kimse bilmez, kimse duymaz belki ama zamanla yüzüm solar, gözümdeki ışık söner. Bazı şeylere alışılabilir. Buna alışılmaz. Zaman geçtikçe, günden güne zorlaşır. Tek cümleyle anlatmam gerekirse, tecrübe etmesi bence insanı çok zorlayan, katlanması ise oldukça sabır gerektiren bir durumdur...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)