Sıkıcı olmak mı, mutlu olmak mı?
İnsanoğlu garip. Ne çabuk alışılıyor güzel olan herşeye, düşüncesi bile yetiyor bazen. Özlediğiniz bir yere gidebilme, gerçekten istediğiniz bir şeye sahip olabilme ihtimali bile kalbinizi daha hızlı çarptırabiliyor. Taa ki ihtimal yerli yerinde kalana ve eyleme dönmeyene kadar. Ya da elinizdekinin kıymetini bilemeyip onu bir daha toparlayamayacak kadar hırpalayana ve tamamen kaybene kadar. Sonrası kocaman bir hayal kırıklığı zaten. Ne çok yaşadık bunları ve de yaşadığımız müddetçe kimbilir daha kaç kere başımıza gelecek! Bazen hiçbirşey teselli de edemez. Aklınızda hep "Ama hani..." ile başlayan cümleler ve "Niye, neden?..." benzeri soru cümleleri dolaşıp durur. Bir de insanoğlunun o taştan bile sert gururu bazen gerçekten gerekli zamanlarda gerekli adımları atmasına, gerçekten gereken cümleleri sarf etmesine engel olur. Sürekli sorgularsın "öyle mi yapsam daha iyi, evet evet yapsam, ne olacak ki" ve 30 saniye sonra "yok, yok şimdi ne alakası var, y...