Özlediğim için

Kıpkırmızı bir kadehle salona geldiğim anda başladı şarkı.

Senin de çok sevdiğin bir şarkıydı.

"Off!" dedim içimden, "Off ya!"

Sonra sanki daha önce hiç dinlememişim gibi ezbere bildiğim satırları bilmem kaçıncı kez tekrar dikkatle dinlemeye başladım. Aklımdan neler geçti bilsen. Bilirsin aslında. Bir tek sen bilebilirsin.

Hesapta içimizde gözü kara olan sendin. Senin gözün karaydı bense çekingendim. Korkaktım da diyebiliriz. Diyelim hatta. Korkaktım evet. Seninle birlikte değiştim. Seni sevdikçe daha yürekli oldum ben. Daha cesur oldum. Gözlerine bakıp anladıklarımı senin de sesin olup ikimizin yerine söyledim. Şimdi yazarken tekrar düşünüyorum da, benim de korkularım geçmemişti aslında konuşurken. Tam olarak ustanın söylediği gibiydi aslında:

"Küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek...

Biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu" 

Söylemek istediklerim korktuklarımdan fazlaydı. Hem korktum, ödüm patladı hem de konuştum. Yazdım. Söyledim. Söyleyemediğim her kelime beni yavaş yavaş zehirliyordu, karanlığa çekiyordu, çaresiz hissettiriyordu. Konuştukça rahatladım. Konuştukça aydınlığa çıktım. Sonunu düşünmedim. Ya da düşünsem de durmadım. Şu an yaptığım gibi. Sevgim korkularımdan kuvvetliydi. Beni ele geçiremediler. Şu an olduğu gibi. 

Sonra bir de sustuğum zamanlar oldu. Bir sene sustum. Aralıksız sustum. Zift gibi kapkara oldu içim. Bin parçaya bölünmüş bir cam parçası gibi paramparça yaşadım. Tek kelime edecek halim kalmamıştı. Bir sene sana tek kelime etmeden kafamın içinde durmaksızın konuştum. Sayfalarca konuştum. Dünyanın çevresini defalarca döndüm aklımdan geçenlerle. Dayanamadığım yerde beni susturan adrese geri döndüm. Bütün sustuklarımı yine sana konuştum. Kolay mı sanıyorsun? O kadar susacak kadar acı çekmenin nasıl bir şey olduğunu tahmin edebiliyor musun? İnan ben bile tarif edemem sana. O kadar sustuktan sonra yeniden konuşmaya başlamak kolay mı sanıyorsun? 

Ama kolay olunca aşk olmuyordu değil mi, öyle diyorlar.

Ve işte yine bir ayrılık akşamında, özlediğim için oluyor hep bunlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Davul bile dengi dengine (mi?)