Doğum günüm

Yazmayayım dedim, yine kendime direnemedim. Saat 03.20. Biraz önce geldim eve. Şahane bir gece geçirdim. Şahane! Acayip güzel bir gece geçirdim. Hayran olduğum insanların ağızından doğum günü şarkıları dinledim. Koca bir salon ismimle alkışladı beni. Mumlar üfledim. Yine yarım! Yine! Hala! Hala o mumları seni dileyerek üflüyorum! Ben bunu yaşamak için ne günah işlemiş olabilirim? Seni benim karşıma neden çıkardı bu canına yandığım hayat! Oysa ki ben herkesin sevdiği, gözünün içine baktığı, ağızından çıkan her şeye razı olduğu kişiyim. Bir tek sana laf geçiremedim. Ne kötü kader! Çizgisini değiştiremediğim bir yazgının tersine yürümeye çalışıyorum! İki kişi yürümek için uğraşsaydık başarabilirdik! Eminim! Adım kadar eminim! Ama tek başıma gücüm yetmiyor işte. O kadar üzgünüm ki, o kadar olur! Bir gece daha senin için ağlıyorum. Böyle bir gecede senin yokluğun o kadar insanın varlığını yerle bir ediyor. Kimse yerini tutmuyor, kalbim kavruluyor, nefesim yetmiyor artık bana, anlıyor musun?!!! Nefesim yetmiyor! Sen böyle bir yokluk ne demek biliyor musun?!!! Doğduğum söylenilen bu günde senin yokluğunla ölüyorum! Ölüyorum!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)