Mevzuya gel!






Burada kaç kişiydik hiçbir zaman bilemedim. Çok da işime gelmedi zaten bilmek. Eğer kalabalık olduğumuzu bilirsem yazmak istediklerimi yazamamaktan, gerçek ben olamamaktan korktum. O yüzden etrafta kimse yokmuş gibi davrandım çoğu zaman. Bugüne kadar. Bugün benim için başka bir macera başladı. Online bir dergi olan Sen ve Ben'de yazmaya başladım. Bir köşem oldu. Vay anasını! Zamanında Kanal D binasında "Gazeteci olma da ne olursan ol, bu meslek adamı hırpalar, üzer, zaten çok ister ve yazmayı bırakmazsan elbet bir yerlerde yazarsın, bir bakmışsın sayamadığın kadar okuyanın olmuş" diyerek beni gazetecilik yüksek lisansından vazgeçiren haber koordinatörü haklı çıktı.

Peki online dergi geldi de mertlik bozuldu mu, yılların bloğu, her türlü kahrımı, göz yaşımı, kalp çarpıntımı, sevincimi çekmiş olan bu platform tarihin tozlu sayfalarında kayıp olup gidecek mi? Ya hiç olur mu öyle bir şey, olabilir mi?:) Ölürüm de bırakmam, benim bütün külliyatım burada yatıyor, nereye bırakıyorum! Üstelik ben burada yine etrafta kimsecikler yokmuş gibi yazmaya devam edeceğim. Yani buranın içeriği farklı, oranınki farklı olacak. Buradaki ince mevzu ile oradaki ince mevzu arasındaki anlam farkını ancak ikisini birden gözünün önünde tutan anlayacak.

Aşağıya linki bırakıyorum ve burada daha fazla detaya girmiyorum. Devamını linkten okursunuz:)


http://www.senveben.biz.tr/2019/01/yeni-kelimeler/


Hoşça kalın

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)