Cesur Sıla!

Bu ülkenin güçlü, üreten, sevilen ve hatta deyim yerindeyse "kitleleri peşinden sürükleyen" bir ismi Sıla. Bugün adliyenin önünde yaptığı açıklamayı seyrederken içim kaskatı oldu. Aşık olduğu adamdan şikayetçi olmak, ifade vermek ve uzaklaştırma kararı çıkartmak için adliyedeydi ve elbette basın kendisini kapıda bekliyordu. Önce kendisi sonra avukatı konuştu. Çok uzun yıllardır dinlediğim, şarkılarıyla aşk yaşadığım, duruşuna, tavrına ve sanatına hayranlık duyduğum bu "dağ gibi kadın"ın ağzından şikayetçi olduğu isim çıkarken düğümlenen boğazı, gerginlikten kıvrılan dudağının kenarı içimi paramparça etti. Sonra sosyal medyaya düşen açıklamasını okudum. "45 dakika ağır hakaret, darp" diyordu, "kafama kül tablasıyla vurdu" diyordu. 45 dakika boyunca sizden kuvvetli birinin elinden kurtulma çabasına girdiğinizi düşünün, sadece 5 saniye hayal edin. O kadın bunu yaşamış. Bu ülkede yaşayan yaşı, eğitimi, statüsü, rolü ne olursa olsun bu muameleye maruz kalan yüzlerce kadın gibi. Birçoklarından farkı sonrasında başına gelecekleri de göğüsleyecek gücü kendinde bularak, yıllardır kendisiyle ilgili söylenen "delikanlı" tavrını takınarak ve bizi hiç de şaşırtmayan bir biçimde, gördüğü şiddeti haykırmış olması. Kendini çaresiz hissedip konuşamayan nice kadına ilham olmasını diliyorum. Önünde zor ve yıpratıcı zamanlar olacağını tahmin etmek zor değil. Elbette bitecek, herkes köşesine çekilecek bir zaman sonra ama bugün yaşananlar ruhunun siciline işledi bir kere, hiçbir zaman unutamayacak. Çok üzgünüm! Bu kadar güzel kalpli bir kadının hak etmediği bu saldırı yüzünden inanılmaz üzgünüm.

Ve Unutma, sen bir kadınsın kıpkırmızı yakut misali, kıymetli ve göz alıcı; hep öyle kalacaksın!

Bugün yazdığı yazıyı bitirdiği satırlarla bitirmek istiyorum ben de:
"Bazıları hiç sevilmeyi öğrenememiş olabilir ama bence aşkın bununla hiçbir ilgisi yok!"



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)