Zarf

Yarın sabah evden doğrudan bir toplantıya gideceğim. Yanımda defterim yok. Evdekilere göz atmak ve birini yanıma almak için salondaki dolabın içini kurcalamaya başladım. Bazısı çok süslü, bazısı çizgisiz, bazısı ince diye ayırıp ayırıp kenara koyarken elime bir zarf geldi. Durup durup önüme çıkmasın diye derinlere gömdüğüm bir zarf. Şiir kitaplarıyla birlikte gönderdiğin notu içine koyduğun zarf. Elimde öylece kala kaldım. Uzun uzun baktım. Uzun uzun. Sıkıcı sanat filmlerindeki sıkıcı uzun sahneler kadar uzun. Sonra açtım ve içindeki üçe katlı kağıdı çıkardım. Okudum, sonra bir daha okudum, sonra bir daha... İmzanı da sayarsam el yazınla yazdığın hepi topu 10 satır. Daha önce defalarca okuduğum o 10 satırı bir kez daha defalarca okudum. Okurken satırların içindeki kelimelerle birlikte aklımda yüzlerce başka kelime, cümle yankılandı. Senin söylediklerin, benim söylediklerim... İlk günden son güne kadar birbirimize söylediğimiz, yazdığımız binlerce cümleden sadece bazıları. En iyileri ve en kötüleri. Darma duman oldum. Yazmaktan utanmıyorum. Ben zaten senden hiç utanmadım. Daha önce de söylemiştim, hatırlarsın. Ve biliyorum, bu satırları da okuyacaksın, yarın değil belki ama yakın bir gelecekte. Bunca zaman sonra bunları tekrar etmekten de çekinmiyorum. Ne kadar uzak olsak da hissettiklerimi bilmende bir sakınca görmüyorum. Her zaman olduğu gibi bugün de içimden geldiği gibi hesapsızca yazıyorum. Ve tüm bu cümleleri, kelimeleri aklımdan geçirirken fark ettim ki gerçekten kalbim sıkıştı, nefesim sıklaştı. Bir kez daha. Oysa ki ben uzun zamandır senden sıyrılmış bir şekilde yaşıyorum ama anlıyorum ki kalbimin derinlerinde bizimle ilgili hissettiğim derin acı üzerinden yıllar geçse de yok olmayacak. Hiç olmadık bir anda bir bıçak gibi gelip kalbime saplanacak. Bazen bir satırla, bazen çalan bir şarkıyla, bazen sana benzeyen bir suretle yeniden canımı yakacak. Bu derece derin izler bırakmış olmanın sebebi seni çok sevmiş olmamın yanı sıra senin hakkında bu kadar yanılmış olmayı hala kabullenememiş olmam. Seni artık çok iyi tanıdığımı zannederken, bundan adım kadar eminken bambaşka bir adam olarak karşıma çıkmanla başıma geçen dünyayı onaramıyorum. Yokluğuna alıştım ama başka bir adam olmana alışamıyorum. Meğer hep yabancıymışsın sen...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Huysuz Şirin olmak mı?

Özlediğim için

Davul bile dengi dengine (mi?)