Geçer geçer...
Ben insanlar hakkında yazmayı seviyorum. Yani mesela bir gezdim gördüm bloğu olamazmış benimkisi hiçbir zaman. O kadar zaman bekleyip sonunda gittiğim Paris hakkında tek satır yazmamış olmamdan da gayet net anlaşılıyor bence. Ya da bir meslek bloğu, bütün gün iş-güç içinde dolanıp durduktan sonra canım hiç bir de bloğa yaşadıklarımı yazmak istemiyor. Pazarlama, reklam, ajans, kampanya, brief vs. Onlar yerinde kalsın. Alış-veriş ya da moda bloğu da yazamam mesela, hep aynı şeyler: "Şunu şununla kombinleyin şekerim, üzerine de mor şapka takın, hıh işte şimdi en trendy sensin!!!" I ııh, bana göre değil. Yaşayan yazı lazım bana. Tarihi geçmeyecek. İçinde duygu olan. Sevgi olan, kızgınlık olan, aşk olan, özlem olan, sevinç olan, kavuşma olan, ayrılık olan... Satırlar o zaman anlamlı, o zaman kıymetli bana. Bazen benim, bazen hayatımın bir yerinde duran, kimisi yakınımda, kimisi uzağımda, kimisi uzakta ama hep aklımda olanların duygularını anlatan yazılar yazmayı becereb...